15 Eylül 2010 Çarşamba

Bir yil daha gecti.

Canim yavrum,


Iste bir yil daha gecip gitti. Zaman insanin nefesini kesecek kadar hizli akip geciyor. Dogumun daha dun gibiyken sen coktan bebeklikten cikip koca bir cocuk oldun. Tum enerjinle hayati kavramaya calisip , mucadele etme istegini gordukce hayrete dusuyorum bazen.


Oyle hassas ve duygusalsin ki... Son zamanlardaki hayatimizda gelisen yeni degisiklere uyum saglama basarin ve bazen kendi bakis acinla cevap veremedigin sorulara " annecigim hersey cok guzel olacak degil mi? " diyerek cikis yolu aramanda ki incelik, sana olan hayranligimi daha da arttiriyor.


Etrafindaki hayati anlamak icin verdigin tum savasa ragmen hala kucucuksun, hala etrafinda bizim varligimiza muhtacsin. Hala bizim yol gostermemize ihtiyacin var. Bazen onumuzdeki yol beni korkutuyor, ve herzaman varligin icin sukredip, allaha dua ediyorum sana dogru yolu gosterip, iyiye yonledire bilmek icin bana, bize gereken onseziyi versin diye.


Bundan 20 sene sonra yasamla kaynasmis, kendi ayaklari uzerinde duran, hayata dair secimlerinin buyuk bir kismini yapmis bir birey olacaksin. Umarim sana gosterdigimiz hedefler herzaman senin icin de dogru olur, umarim gozlerindeki piriltiyi hic kaybetmeden katilirsin hayata. Isterim ki her hata dogruyu bulmak icin yeni bir ip ucu olur senin icin , her dusus, yeni bir cikisin baslangici, her hayal kirikligi, henuz bulamadigin gercek icin enerji kaynagi.



Senden once hayata ne icin oldugumu bilmezken, senden sonra tamamen sana dondum yuzumu ve sana soz veriyorum Tanrim izin verdi surece yaninda olacagim, senin bana verdigin enerji ile seninle buyuyecegim.



Mutlu yillar kucumenim, iyi ki dogdun.

Seni canindan cok seven Annen.



14 Mart 2010 Pazar

Gezdik...







Yine bos durmadik gezdik, bir ucundan baslayip anlatalim istedim. Gectigimiz ayin ortalarinda Gainesville'de geleneksel ortacag festivali dedikleri bir senlik oldu ve biz de kacirmadik :)( Hoggetowne Medieval Faire )

















Giderken ne ile karsilasacagimizi cok da kestiremiyordum ama festival alanina verdigimizda iyi ki gitmisiz dedim, cunku Karan cok eglendi.









Ne tarafa baksa turlu kostumler giymis bir suru yetiskin, sovalyeler, atlari, filler, develer, dev kuklalar, ortacag muzigi yapan gruplar, arplar, dev kopukler yapan buyuculer, uzun tahtalar uzerinde yuruyen hokkabazlar, agzindan atesler sacan insanlar, ilizyonistler ve hatta donemin kraliyet ailesi.












Bu aslinda her sene yapilan bir festivalmis bu ama Karan buyudukce biz de yasina gore etkinlikleri arastirmaya basladik ve bu sebepten boyle seylerden yeni yeni haberimiz oluyor. Festival her sene duzenlendiginden bunu bilen herkes festival'e gelirken ortacag kostumlari ile gelmislerdi. Bizim disimizda sadece birkac kisi ortalikda kostumsuzdu diyebilirim. Neyse bu sene oradan kilic ve kalkanimizi aldik, seneye sanirim minigi sovalye kiliginda goturebiliriz :)










Festivale sabah 10'de gittik ve sanirim oglen 2 gibi ancak eve donebilmistik ama minigin basi oyle bir donmustu ki o gun 3 saat oglen uykusu yapti ve kalkar kalkmazda ekmek bicagim (kilicini kastediyor ) ile kalkanim nerede diye sordu :))


Simdilerde bir site buldum http://www.fun4gatorkids.com/ bu sitede Gainesville'de ve cevresinde cocuklarla birlikde yapilabilecek etkinliklerin aylik takvimlerini veriyorlar. Boylelikle hafta sonlarinda simdi ne yapsak diye daha az dusunur olduk.Mesela onumuzdeki hafta sonu yine Gainesville'de sanat ve muzik festivali var, hafta sonu oradayiz yani :)
Buralarda havalar guzellesti, kendimizi parklara, bahcelere atmaya basladik, birde yaz icin Turkiye biletlerimizi de aldik ki keyfimize diyecek yok, Karan hergun bavula koyup goturulecek yeni birsey icat ediyor, enson istegi, oyuncak trenlerinin ahsap koprusunu Turkiye'ye goturup amcasina gostermek ve ona nasil yapildigini ogretmek :) Biz cok gulduk bakalim amcasi ne ne diyecek buna ???

Haftaya da babamizin okul gezisinde pesine takilipda gittigimiz Charleston ve Savannah maceramizi yazacagim zira cok eglenceli seyler yaptik ...

21 Ocak 2010 Perşembe

En sevimli cift


"Ben kendim yapacagim."

Iste bu gunlerde minikten en cok duydugumuz kelimeler bunlar. Ayakkabilarini giyerken, ellerini yikarken, hatta kurularken, (zira babasi onun boyunun yetsebilecegi bir yere aski yerlestirdi de simdilerde taburesini oradan oraya tasimak zorunda kalmiyor kucumen), sonra yemek yerken, bardagina sut koyarken, dislerini fircalarken, tuvaleti kullandiktan sonra camasirini ve pantolonunu kaldirirken, yani akliniza gelebilecek her turlu eylemde Karan'dan cikan kelimeler bunlar " Ben kendim yapacagim."
Bizde hevesini kirmamak ve becerilerini gelismesine yardimci olmak icin herseye tamam diyoruz ama gecenlerde kendi suyumu muslukdan kendim icecegim deyince ortaya cikan goruntu bu oldu. Suyunu ictikden sonra musluktan indiginde ustu basi oldugu gibi islanmisti ama, suratinda cok tatminkar bir gulumseme vardi :) Sanirim Karan'in gelisiminin bu donemini de bu sekilde gecirecegiz, haydi hayirlisi...


Bir onceki yazida, daha sonra yazi konusu olacaginin sozunu verdigim gibi, biraz da Karan'in kiz arkadasindan bahsedeyim. Ismi Violet, bizim minigin kreste sinif arkadasi. Karan'in son gunlerde agzindan hic dusermedigi isim bu. Hic duymuyorsak gunde on sefer duyuyoruz ismini, " Annecim Violet bana dedi ki ..." ya da " Annecim, biz Violet'la bugun... " ya da " Annecim bugun okulda ben aslan cizdim Violet'da..." gibi cumlelerin ardi arkasi kesilmiyor. En uzgun gunlerimiz de Violet'in okula gelemedigi gunler oluyor, artik aksama kadar soruyor "Annecigim Violet hasta mi olmus? " diye. Durum bana da, babasina da cok sevimli geliyor. Maceralarini dinlemek bizi cok keyiflendiriyor, ama bazen ilgiyi biraz abartip fazla soru filan sormaya kalkarsak, konuyu hemen degistiriyor kucumen :) Ama anlatirken o kadar sevimli ki anlatilmaz. Birkac hafta once minigi krese birakmak icin birlikde evden cikarken babasi arkamizdan, "Violet'e selam soyle Karancim ." diye seslendi. Bizim ki ne dese begenirsiniz ;
" Tamam babacim, senin icin operim " ::))

5 Ocak 2010 Salı

Daglarda.

Yeni yil tatilinde gunluk kosusturma ve rutinizden kucuk bir kacamak yapip Fort Mountain/Georgia' a gittik. Yedi saatlik keyifli bir yolculukdan sonra sabah saat 4.30'da baslayan seyahat oglen 1o gibi verilen bir kahvalti molasindan sonra sanirim oglen 12.30 gibi dagda bitti , minik o kadar uzun yolda sikilirmi acaba diye endiselenmistik, ama yola cikis saatimizden dolayi zaten yolun yarisini uyuyarak gecirdi ve kalan yarisinda da biraz muhabbet, biraz da yanimizdaki DVD playerdan seyrettigi en sevdigi cizgi film ile basarili sekilde tamamladi.



Aslinda kar gorebilmeyi cok istiyorduk ama sabahlari catilarda gordugumuz kiragi ile yetindik uc gun boyunca, Karan cok heveslenmisti kardan adam yapacagiz diye ama malesef biz oradayken yagmadi.





Hava hatiri sayilir derecede soguktu. Minigi ilk defa bu kadar usumus gorduk. Hatta birinde eve geri dondugumuzde yanaklari o kadar kizarmisti ki kendisi bile guldu haline.














Ilk gunumuzde hava soguktu ama gunes yuzunu gosteriyordu, hava piril pirildi. Bundan yararlanip Karan'i ust uste giydirdik ve dag golunun cevresinde bir yuruyus yaptik. O gun tam anlamiyla mevsim itibari ile etrafin cok kalabalik olmayisinin tadini cikarttik. Karan gol kenarindaki parkta doyasiya oynadi, etrafta istedigi gibi kosturup cigliklar atti.










Ertesi gun buraya kadar gelip de zirveye yurumemek olmaz diyip yine giyindik kusandik ve attik kedimizi disariya. Yuruyusun basinda Karan'in yuruyup yuruyemeyecegi konusunda endiselenmistik ama, arada "Benim oglum aslanlar gibi yuruyor " ya da " Karan cok buyumus artik bizim kadar yuruyebiliyor. " gibi yureklendirmelerle tepeye kadar ciktik ve yine ayni tempoda indik. Yukaridaki manzara tek kelime ile superdi. Dagin eteklerinde ki kasaba ayaklar altinda, kilometrelerce ekili alan ve aralarina serpistirilmis ciftlikler.

Tepede bizim surekli yer degistirerek birbirimizin resimlerini cektigimizi goren bir kizcagiz bize hepimizin birlikte resmini cekmeyi teklif etti ve bizde memnuniyetle kabul ettik. Yukariya koydugum resim o. Karan'in yuzundeki gulumsemeye dikkat edermisiniz lutfen, oglum yine firsati kacirmayip fotografi ceken abla ile flort ediyor.

Son gunumuz olan 31 Aralik'da ise hava zaman zaman goz gozu gormeyecek kadar sisliydi. Sisli havayi bu kadar sevebilecegim hic aklima gelmezdi. Ormanda sis bir baska imis.
Sisi umursamayip yaptigimiz yuruyuslerde bir suru guzel fotograf cektik.
Zaten guzel olan orman sisten kaynakli isik oyunlarinin altinda bir baska guzeldi.







Karan'da o gun cok eylendi, yine gol kenarinda bu sefer oldukca uzun bir yuruyus yaptik, yuruyusun sonu Karan onune cikan hicbir su birikintisini kacirmadan icine girdigi icin banyoda bitti, ama sonunda o kadar cok yorulmus ki sonrasinda 3 saat oglen uykusu yapti.







Karan'in uykusundan sonra son gunun tumunu kullanalim diye bir yuruyus daha zorladik, hatta fenerlerimiz filan tam teskilattik ama, hem sis, hem de gunlerin artik kisa olmasindan dolayi erken kararan hava yuzunden evden fazla uzaklasamadan geri donduk. Zira etrafdan duydugumuz hayvan sesleri hic eglenceli gelmedi bize. Bu arada Fort Mountain'in siyah ayilari ve vasaklari ile unlu oldugunu soylemem lazim sanirim .
Hepimiz, ozellikle de Karan bu gezimizden cok memnun kaldi. Geldigimizden beri zaman zaman
" Annecim ben dagi cok sevmistim, hadi tekrar gidelim biz oraya." deyip duruyor. Bakalim kismet belki seneye tekrar gideriz ve bu sefer sansimiz yaver gider de kar goruruz.